Kahvaltı Sofrası
"yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı"
demiş Cemal Süreya Kahvaltı adlı şiirinde. Aksini ıspatlayacak biri olduğunu da sanmıyorum. Çoğunluğun hislerini çok doğru bir şekilde ifada etmesinden ziyade kahvaltı için şiir yazmış olması inanılmaz güzel birşey bence.
Benim de sanatın herhangi bir dalına en ufak bir yeteneğim olsa bunu yemekle ilişkilendirirdim herhalde. Ressam olsam yemek resimleri yapardım mesela. Yemek heykeli pek sanatsal olmayabilirdi ama. Gerçi artık belediye başkanları şehirlerinin meşhur yemeklerinin heykelini şehrin göbeğine dikmeyi adet haline getirdiler. Onlardan iş çıkardı bana kesin, aç kalmazdım. Ama en güzeli benim sanata bulaşmak yerine sanatçılara ilham verecek yemekler yapmam sanırım.
Bu masayı geçen haftasonu gelen misafilerim için hazırladım. 7 kişiydik toplamda. Kalıp atılmasın diye çeşidi abartmamaya çalıştım. Sofradakiler şöyleydi;
- Baklava yufkasında peynirli börek,
- Omlet,
- Peynir çeşitleri (beyaz peynir, eski kaşar, tulum),
- Siyah-yeşil zeytin,
- Domates-salatalık,
- Tereyağ-bal,
- Ceviz dolgulu gün kurusu,
Bazen misafir çağırıyoruz ama birden bildiklerimizi unutuyoruz sanki, ne yapacağımızı bilemiyoruz bir türlü. Fikir vermesi için sizlerle paylaşmak istedim kendimce hazırladıklarımı. Çok fazla şey yok gibi dursa da yiyeceklerin birçoğu arttı. En çok tüketilenler standart kahvaltılıklarımız domates, salatalık, peynir, zeytin oldu.
Bu yüzden kahvaltıya misafir davet ettiğinizde peynir miktarını ve çeşidini çok tutmanızı tavsiye ederim. İnsanlar damak lezzetlerine göre hiçbir şey bulamasalar dahi en azından peynirle doyursunlar karınlarını. Çeşidi fazka tutmamızın nedeni ise herkesin her çeşit peyniri yemeyişi.
Örneğin ben beyaz peynir dışında peynir yemem pek. Beyaz peynirin de yağlı olanından hiç hazzetmem. Hani piyasada dünya paraya satılan çok yağlı peynirler olur ya benim önüme sakın koymayın onlardan günün birinde sizlere misafir olursam. Kahvaltıya davet edildiğim evlerden aç kalkıp gidip evde kahvaltı ettiğimi de bilirim ben. Çünkü peynir yiyemezsem karnım da doymaz benim kahvaltıda.
Dışarıda da kahvaltı etmem bu yüzden. Peynir diye verdikleri o kibrit kutusu kadar peynir benim sadece bir lokmam çünkü. Hele o reçel diye verdikleri minik kutucuklarla hiç işim olmaz. Karnımı doyuramadığım gibi aç kalmak için döktüğüm o kadar para sinirlerimi alt üst eder. İşte bu nedendendir benim dışarıda kahvaltı yapalım davetlerini nazikçe reddedişim. Evimde kuru ekmekte olsa arasına bir parça peynir koyar doyururum karnımı ben. O "köy kahvaltısı" diye itelenen şeyleri almayayım ben onların olsun.
Afiyetle kalın...
02 Nisan 2017 18:17
30 Haziran 2016 00:30